“Massive Open Online Course on Security” projesi kapsamında NATO PDD tarafından desteklenen bu çevrimiçi ders, Güvenlik Çalışmaları alanında lisans düzeyinde giriş dersi olarak tasarlanmıştır. Temel olarak güvenlik alanındaki kuramsal yaklaşımları, temel kavramları, genel tartışma konularını ve temel güvenlik kurumlarını kısaca tanıtmayı amaçlayan ders, planlanmakta olan serinin diğer derslerine giriş niteliği taşımaktadır. Uluslararası güvenlik alanındaki kuramsal yaklaşımların geleneksel güvenlik anlayışı- yeni güvenlik anlayışı karşılaştırması yoluyla incelenmesi, alanla ilgili temel bilgilerin paylaşılması, disiplinin ele aldığı konuların kapsamlı ve anlaşılır bir yaklaşımla anlatılması ve tüm bunların görseller, videolar, ek okumalar ve tartışma sorularıyla desteklenmesi ile Uluslararası Güvenlik alanıyla ilgilenecek olanlara temel bilgilendirmenin sağlanması hedeflenmektedir. Ayrıca Uluslararası Güvenlik alanıyla ilgili toplumsal farkındalık oluşturmak, disiplinin odaklandığı güvenlik kavramları, sorunları, aktörleri ve sair konularda genel kamuoyunun bilgilenmesini sağlamak ve alanla ilgili ileri düzeyde çalışmalar yürütecek olanlara sağlam bir analiz zemini oluşturmak da amaçlanmıştır.
Nükleer araştırma konusu en başından itibaren bir silah olarak kullanılabilme ihtimali nedeniyle uluslararası alanda ilgiyle takip edilmiştir. 1920’lerden itibaren ABD ve Avrupa ülkelerinin öncül olduğu araştırma çalışmaları hemen bu teknolojinin silahlanmada kullanımı konusunda şüpheler doğurmuştur. Bu dönemde Nazi Almanyası’nın artan nükleer araştırmalarının ABD nezdinde ortaya çıkarttığı ciddi endişe ortamında, nükleer teknoloji ilk defa İkinci Dünya Savaşının sonunda bu ülke tarafından Japonya’ya karşı kullanılan atom bombalarıyla bir kitle imha silahına dönüştürülmüştür. Takip eden Soğuk Savaş döneminde nükleer enerji ve nükleer silahlar büyük güçler arasındaki rekabetinin önemli bir unsuruna dönüşmüş, özellikle ABD ve Sovyetler Birliğinin küresel nükleer faaliyetleri kontrolsüz şekilde artmıştır.
Bu gelişmelere karşılık daha Soğuk Savaş’ın ilk yıllarında dahi ABD ve Sovyetler Birliği arasında nükleer silahlanma konusunda uluslararası anlaşmaların yapılması gerekliliği dile getirmiş; bağlantılı olarak sadece silahlanma amacı ile değil enerji alanında da nükleer teknolojilerinin kullanımı ve uluslararası bir düzenleme ihtiyaç duyulması ile 1953’de ABD Başkanı Eisenhower BM Genel Kurulunda küresel düzeyde nükleer faaliyetlerin denetlenmesi için bir girişim başlatılması gerekliliğini ifade etmiştir. Bu daha sonra Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (International Atomic Energy Agency– IAEA) kurulması için atılan ilk adım olmuştur.
Nükleer Güvenlik & Nükleer Güvensizlik – Güvenlik Konuşmaları / Prof. Dr. Serhat Güvenç
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA), Birleşmiş Milletler bünyesinde faaliyet gösteren bağımsız, uluslararası bilim ve teknoloji temelli bir yapılanma olup, 29 Temmuz 1957’de kurulmuştur. Nükleer bilim ve teknolojinin barışçı amaçlarla kullanılması ve planlanmasında üye ülkelere destek sağlamakta, dünya genelind nükleer faaliyetlerin güvenli şekilde sürdürülmesi için Nükleer Güvenlik Standartları hazırlamaktadır. Ayrıca, bünyesindeki denetim mekanizması ile üye ülkelerin taahhütlerini yerine getirmelerini kontrol etmektedir.
Ajansın faaliyetleri sadece silahlanma alanında değil, nükleer enerjinin genel kullanım alanlarını da kapsamaktadır. İlk başta ticari bir kuruluş olarak tasarlanan ve amacı nükleer tesisler ile nükleer yakıtların uluslararası ticaretini denetleme olarak tanımlanan Ajans, nükleer teknolojinin İkinci Dünya Savaşından sonra belirsizliklerle tanımlanan ve gizlilikle sürdürülen doğasının uluslararası bir platformda denetime tabi tutulmasıyla tehdidin biraz da olsa çerçevelenebileceği anlayışıyla hayata geçirilmiştir. UAEA’nın temel amacı ve yetkileri şu şekilde özetlenebilir:
Nükleer enerjinin barışçı amaçlarla kullanımı için gerekli olan araştırma, geliştirme ve uygulamaları teşvik etmek;
Araştırma ve geliştirme faaliyetleri için gerekli materyal, hizmet ve tesisleri temin etme ve gelişmemiş ülkelerde bu teknolojilerin tüketim ihtiyaçlarına yönelik çözümler üretme;
Devletler arasında bilimsel ve teknolojik bilgi alışverişi sağlama;
İlişkili olduğu süreçlerde kullanılan nükleer kaynakların sadece barışçıl yöntemler için kullanıldığını denetlemek ve askeri amaçlar için kullanılmasını engellemek;
Nükleer güvenlik standartları oluşturmak.
Özetle, nükleer kaynakların ve teknolojilerin dünyanın her yerinde verimli ve barışçıl bir şekilde kullanımını sağlamakla sorumlu olarak tanımlanan Ajans faaliyetlerini de bu yönde şekillendirmektedir. 1956 Süveyş Krizinden sonra petrol piyasasındaki dengesizliklerin artmasıyla bu girişimler aslında nükleer enerjinin petrole dayalı küresel ekonomik dengeleri de değiştireceği varsayımına oturmuştur. Fakat, nükleer teknolojilerin silahlanma alanında kullanım riski de devam ettiğinden ikili bir yaklaşım benimsenmesi zorunlu hale gelmiştir. ABD’nin öncü olduğu “Barış İçin Atomlar” girişimi, ABD’nin bu dönemdeki nükleer dış politikasını tanımlayan bir süreç olarak nükleer teknolojinin barışçı kullanımının yaygınlaşmasını öngörmekteydi. Ajans da bu politik duruşun bir uzantısı olarak değerlendirilebilir.
UAEA’nın iki ana karar alma organı bulunmaktadır. İlk 13’ü nükleer teknolojiye sahip ülkelerden, 22’si sahip olmayan ülkelerden seçilen 35 üyeli Yönetim Kurulu’dur. Kurulun faaliyetleri Ajansın yürüttüğü operasyonlarla ilgili karar alma süreçlerini yönetmektir. Ayrıca faaliyetlerle ilgili raporları inceleyerek gerekli gördüğü durumlarda BM Güvenlik Kuruluna bilgi verir. İkinci organ olan Genel Konferans ise Ajansın bütçesi ve programını belirlemek üzere toplanır ve nükleer alandaki başvuruları değerlendirir. Ayrıca Yönetim Kuruluna başkanlık edecek Genel Direktörün atamasını da onaylar.
Ajans’ın başlıca faaliyetlerinden ilki “Nükleer Güvence Denetimi ve Doğrulama” olarak tanımlanan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nın (Treaty on the Non-Proliferation of Nuclear Weapons) uygulanmasının yapılmasıdır. Antlaşma, uluslararası alanda nükleer silahlanmanın önlenmesi politikasının temel taşı niteliğinde olup, bu alandaki yegâne bağlayıcı uluslararası belgedir. Antlaşmanın 3. maddesi çerçevesinde, nükleer silah sahibi olmayan taraf devletler, UAEA Tüzüğü uyarınca, antlaşmaya taraf olmaktan kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirdiklerinin teyit edilebilmesini UAEA ile “Kapsamlı Güvence Denetimi Anlaşmaları” (Comprehensive Safeguards Agreement – CSA) ile garanti ederler. Ajans, bu anlaşmaların verdiği yetki çerçevesinde üye devletlerdeki nükleer tesislerde gözlem ve doğrulama faaliyetleri gerçekleştirir. Bu kapsamda 200’den fazla UAEA denetçisi her yıl dünya çapında 1000’den fazla nükleer tesis denetimi gerçekleştirmektedir.
Nükleer Güvenlik – Güvenlik Konuşmaları / Prof. Dr. Abdülkadir Varoğlu
Ajansın ikinci faaliyet alanı “Nükleer Güvenlik ve Emniyet” olarak tanımlanmıştır. Buna göre Ajans, üye ülkelerdeki nükleer tesislerde güvenliğin ve emniyetin sağlamasına yönelik faaliyetlere, üye ülkelerin talebi halinde, teknik destek sağlamaktadır. Ajans ayrıca Nükleer Malzemenin Fiziksel Korunması Sözleşmesi (Convention on the Physical Protection of Nuclear Material) ve Nükleer Güvenlik Sözleşmesi (Convention on Nuclear Safety) gibi ilgili uluslararası sözleşmelerin sekretarya görevini de yürütmektedir. Bu alandaki uygulamalarıyla insan ve çevre sağlığını nükleer ve radyoaktif malzeme ile radyasyonun zararlı etkilerinden korumak için çalışan Ajans, nükleer emniyet bağlamında, nükleer ve radyoaktif malzemenin kaybolması, çalınması, yetkisiz kişilerce ele geçirilmesi, denetlenen tesisler dışına çıkarılması önlemek, nükleer terör eylemleri ve tehditlerini tespit etmek, önlemek ve bunlara karşılık vermek amacıyla 4’er senelik “Nükleer Emniyet Planları” hayata geçirmektedir.
UAEA ayrıca gıda, tarım, hayvancılık, sağlık, su ve çevre konularında nükleer ve radyasyon teknolojilerinden nasıl yararlanılacağı konusunda üye devletlere kılavuzluk yapmakta, özellikle gelişmekte olan ülkelere donanım, eğitim ve teknik hizmet desteği sağlamaktadır. UAEA, gıda ve tarımda radyasyon ve izotop uygulamalarını geliştirmek için Uluslararası Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile ortak faaliyetler yürütmekte, benzer şekilde sağlık alanında da Dünya Sağlık Örgütü’yle (WHO) de işbirliği yapmaktadır. Dünya çapındaki laboratuvar ve enstitülerle birlikte gerek tarım gerek sağlık alanlardaki araştırma ve geliştirme çalışmalarına destek sağlamaktadır. Bunların yanı sıra, nükleer güç üretimi ve yakıt çevrimine ilişkin çalışmalar da yürütmektedir.
Küresel güvenlik çevrelerince halen ciddi bir güvenlik riski olarak tanımlanan nükleer kaynakların kullanımın denetlenmesi Birleşmiş Milletlerin öncelik verdiği bir alandır. Nükleer kazaların olası sonuçları, 1986’da meydana gelen Çernobil Nükleer Santralindeki patlamanın sonrasında uluslararası düzeyde tedbir alınması ihtiyacını doğurmuştur. Bugün gittikçe artan nükleer teknoloji kullanımının olası sorunları sadece askeri tehditlerle sınırlı olmayıp, insan sağlığından doğaya zarar vermeye kadar pek çok yan faktörü olan ve risk unsuru yüksek bir alandır. Benzer şekilde, Soğuk Savaş döneminden beri küresel siyasetin merkezinde olan nükleer silahlar ile Küba Krizi gibi geri dönülemeyen sonuçlar doğurabilecek olayların önlenmesi için de bu tür uluslararası bir denetim mekanizmasının gerekliliği devam etmektedir.
Kitle İmha Silahları Nelerdir? Günümüzde Nükleer Silahların Durumu Nedir? – Güvenlik Konuşmaları / Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu
Gelecekte Nükleer Silahların Yaratacağı Güvenlik Tehditleri Nelerdir? – Güvenlik Konuşmaları / Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu
Uluslararası nükleer teknolojilerinin denetlenmesi için ilk girişimler ne zaman ve hangi motivasyonlarla yapılmıştır?
UAEA’nın temel faaliyet alanları nelerdir?
UAEA’nın temel amaç ve yetkileri nelerdir?
Nükleer teknolojilerin ve silahlanma kapasitesinin denetlenmesi neden önemlidir?