e-GÜVENLİK DERSİ
MODÜL 2
Güvenliğin Temel Kavramları
Ders 9 – Güvenlik İkilemi
“Massive Open Online Course on Security” projesi kapsamında NATO PDD tarafından desteklenen bu çevrimiçi ders, Güvenlik Çalışmaları alanında lisans düzeyinde giriş dersi olarak tasarlanmıştır. Temel olarak güvenlik alanındaki kuramsal yaklaşımları, temel kavramları, genel tartışma konularını ve temel güvenlik kurumlarını kısaca tanıtmayı amaçlayan ders, planlanmakta olan serinin diğer derslerine giriş niteliği taşımaktadır. Uluslararası güvenlik alanındaki kuramsal yaklaşımların geleneksel güvenlik anlayışı- yeni güvenlik anlayışı karşılaştırması yoluyla incelenmesi, alanla ilgili temel bilgilerin paylaşılması, disiplinin ele aldığı konuların kapsamlı ve anlaşılır bir yaklaşımla anlatılması ve tüm bunların görseller, videolar, ek okumalar ve tartışma sorularıyla desteklenmesi ile Uluslararası Güvenlik alanıyla ilgilenecek olanlara temel bilgilendirmenin sağlanması hedeflenmektedir. Ayrıca Uluslararası Güvenlik alanıyla ilgili toplumsal farkındalık oluşturmak, disiplinin odaklandığı güvenlik kavramları, sorunları, aktörleri ve sair konularda genel kamuoyunun bilgilenmesini sağlamak ve alanla ilgili ileri düzeyde çalışmalar yürütecek olanlara sağlam bir analiz zemini oluşturmak da amaçlanmıştır.
Hazırlayanlar
“Güvenlik İkilemi” – Güvenlik Yazıları / Mitat Çelikpala
Öte yandan Butterfield, Herz’den farklı olarak, güvenlik ikileminin devletleri her ne kadar zarar verme isteği olmasa da kaçınılmaz şekilde savaşa ittiğini belirterek, her çatışmanın temel nedeninin bu olduğunu ifade eder. Jervis ise bu iki görüşe ek olarak ikilemin doğurduğu eylemlerin savunmacı olduğu görüşünü öne sürmüştür. Buna göre, devletler ofansif güç edinimi yerine sürekli olarak kendilerine yönelik olası tehditlere karşı savunma mekanizmalarını geliştirmeye çalışırlar. Bu eylem de diğer devletler tarafından tehdit olarak algılanır ve aynı eylemleri diğer taraf da gerçekleştirir. Temelde çatışma güdüsüyle değil, savunma güdüsüyle hareket ederler. Jervis buna göre çatışmayı planlanmamış sonuçlar (unintended consequences) olarak kurgulamaktadır. Jervis ayrıca güvenlik ikilemlerinin sadece materyal faktörler değil psikolojik ve algısal faktörlerle de yönetildiğini savunur.
“Güvenlik İkilemi’ni Yeniden Düşünmek Güvenlik Çalışmalarında Yeni Bir Perspektif” Ali Bilgiç
Yine kimlik temelli bir diğer eleştiri de küresel sistemdeki belirsizliklerin artmasından dolayı uluslararası işbirliği mekanizmalarının gittikçe zayıfladığı varsayımına dayanmaktadır. Sistemdeki belirsizlikler arttıkça siyasi, ideolojik veya kültürel olarak farklı kimliklere sahip olan devletler arasındaki tehdit algısı da artmaktadır. Bu yeni yaklaşımlar bize güvenlik ikilemi kavramını sadece geleneksel bakış açıları ile sınırlandırmak yerine, değişen güvenlik dinamikleri ile bağlantılı olarak farklı bağlamlarda ve farklı analiz seviyelerinde incelemek gerektiğini göstermektedir.
Güvenlik ikilemi kavramı üzerine yapılan tartışmalar sonucunda ortaya çıkan önemli bir yeniden kavramsallaştırma Ken Booth ve Nicholas Wheeler tarafından yapılmıştır (2007). Booth ve Wheeler’a göre, güvenlik ikilemi birey düzeyi dahil her analiz düzleminde yaşanan belirsizlikler ve bu belirsizliklerin zamanla daha da karmaşık hale gelmesiyle her alana yayılmıştır. Burada iki aşamada değerlendirilen güvenlik ikilemi süreci karşı tarafın niyetini yorumlama ve verilecek karşılık konularında yaşanan ikilemlerin bir bütünüdür. Bu iki aşamada tarafların nasıl bir eğilim gösterdiğine göre güvenlik ikileminden doğan güvensizlik ve kapasite edinme sarmalı başlamaktadır.Fakat bu iki aşamanın da merkezinde tercih yapma durumu vardır ve aslında ikilem içerisinde olan aktörlerin sadece belirli kararlar ve politikalarla kısıtlanması yerine, tercihlerde bulundukları varsayılır. Bu yaklaşım güvenlik ikilemini geleneksel bakış açısındaki genel geçer kuralları olan bir süreç olmaktan çıkarıp, esnek ve aktörlerin kimlikleri ve tercihlerini yansıttıkları bir süreç olarak tanımlaması açısından önemlidir.
Güvenlik çalışmalarında gerçekleşen dönüşümün bir parçası olarak güvenlik ikilemi kavramı realist kuramın çerçevesinden çıkarılmış ve aktörlerin kimliklerinin de denklemin içerisinde olduğu bir süreç olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Aynı zamanda Batı merkezli kavramsal çerçevenin ötesinde farklı bağlamlarda güvenlik ikileminin nasıl ortaya çıktığı ve yönetildiği de önemli bir konu haline gelmiştir.






Total Users : 152504
Total views : 292364