Devletlerin çeşitli konularda işbirliği yapmak istemesi ve değişen dünya düzeni çeşitli örgütleri de beraberinde getirmiştir. Bu örgütlerden bazıları ticari amaçlarla kurulurken bazıları da dünyadaki güvenlik sorunlarına karşı kurulmuştur. Kendi sorumluluk ve ilgi alanlarındaki konularda çeşitli politikalar ve stratejiler üreten bu tarz örgütleri bölgesel düzeyde de görmek mümkündür. Özellikle Soğuk Savaş sonrası çatışmaların ve güvenlik tehditlerinin değişime uğraması ile küresel tehditlere nazaran farklılaşan bölgesel güvenlik sorunlarının öne çıkması bu tür bölgesel işbirliklerinin önemini daha da artırmıştır. Bu bölgesel örgütlerin bir örneği de Soğuk Savaş döneminde kurulan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)’dır.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (Organization for Security and Cooperation in Europe – OSCE)’nın kurucu unsurlarından olan Avrupa’da Güvenlik ve İşbirliği Konferansları ilk olarak 1973 yılında başlamıştır. Konferansların bu tarihte başlaması 1970’li yıllarda uluslararası ilişkilerde yaşanan yumuşama dönemi (
detente) ile de yakından ilgilidir. Yumuşa dönemiyle birlikte ortaya çıkan Doğu ve Batı blokları arasında diyalogu artırma girişimlerinin bir sonucu olarak görülebilir.
Yumuşama döneminin etkilerine ek olarak Vietnam Savaşı’nın ortaya çıkarttığı politik ve ekonomik sorunlar da Amerika Birleşik Devleti’nin Sovyetler Birliği ile diyalog kurmasında önemli bir rol oynamıştır. Sovyetler Birliği’nin Avrupa güvenliği için yaptığı konferans çağrılarına Amerika Birleşik Devletleri ilk kez bu dönemde olumlu yanıt vermiştir. Bu duruma ek olarak 1968 yılında imzalanan nükleer silahların sınırlandırılması antlaşmaları da iki tarafın yakınlaşmasında etkili olmuştur.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (
Conference for Security and Cooperation in Europe – CSCE) bu yakınlaşmalardan sonra başlamıştır. Konferans, iki süper güç arasında diplomatik müzakerelerin yapılmasının önünü açmasının yanı sıra, iki blok arasında da siyasi, ekonomik, kültürel ce sportif temasları artırmış, blok üyelerinin özellikle ekonomi alanındaki temaslarını geliştirmiştir. Helsinki’de başlayan konferansa otuz beş ülke katılmıştır. Konferans’a katılan iki bloğa bağlı ülkelerin farklı amaçları olduğu söylenebilir. Nitekim, konferansta Doğu Bloğu ülkeleri Avrupa’daki üstünlüğünün uluslararası bir ortamda tanımlanmasını amaçlarken, Batı Bloğu ülkeleri güvenlik tehditlerinin azaltılmasını, insan haklarının yaygınlaştırılması ve işbirliklerinin artmasını hedeflemiştir. Helsinki’deki bu ilk Konferans, iki yıl sürmüş ve 1975’de otuz beş ülkenin katılımıyla Helsinki Nihai Senedi imzalanmıştır. Helsinki Nihai Senedi bir antlaşma değil, iyi niyet bildirgesidir ve herhangi bir hukuki bağlayıcılığı yoktur.
Helsinki Nihai Senedi ile birlikte katılımcı otuz beş ülke birbirleri ile ilişkilerindeki on temel ilkeyi saptamıştır. Bu on temel ilke daha sonra kurulacak olan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı’nın yanı sıra genel olarak Avrupa güvenlik rejiminin normatif esaslarını da belirlemiştir. Güvenliğin farklı boyutlarını göz önüne alarak hazırlanan Helsinki Nihai Senedi, siyasi-askeri, iktisadi, çevresel ve insani güvenlik sütunlarında norm ve standartlar geliştirmiştir. Fakat, bu norm ve standartların önemi hukuki bağlayıcılıkları değil, imzacı ülkelerin uygulamaları izleyerek kendi düzenlemeleri gerçekleştirmeleri ve aralarındaki esnek müzakere sistemi ile oluşturulan siyasi diyalog forumuna güvenmeleridir. Batı Bloğu tarafından hedeflenen insan haklarının geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması konusu da bu norm ve standartlar arasında yer almıştır. İmzacı devletlerin demokratikleşme, hukukun üstünlüğü, insan haklarının geliştirilmesi, azınlıkların korunması ve demokratik kurumların geliştirilmesi gibi konularda yardımlaşması ve birbirlerine destek olmaları konularında anlayış birliğine varılmıştır.
Helsinki Nihai Senedi’nin göz önüne aldığı güvenlik unsurlarının ilkelerini de incelemek gerekir. Öncül alan olarak görülen siyasi-askeri unsur, devletlerin egemenlik alanları ve devlet içi işleyişler ile ilgili birçok ilke öngörmüştür. Bu alanın öngördüğü ilkeler arasında devletlerin egemenlik haklarına saygı duyulması, kuvvet kullanımı ve kullanım tehdidinden kaçınılması ve her halükarda siyasi çabalara öncelik verilmesi, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümü, devletlerin sınırlarına saygı duyulması ve dokunulmazlığı, devletlerin içişlerine karışılmaması, insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmaya alınması ve saygı duyulması, uluslararası hukukun getirdiği yükümlülüklerin devletler tarafından iyi niyetle uygulanması bulunmaktadır. Bu ilkelerin devletlerin birbirlerinin egemenlik haklarını kullanmasına saygı duyması ve birbirleri ile olan ilişkilerinde iyi niyet gözetmesi temelinde ortaya çıktığının söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bağlamda bu ilkelere ek olarak, belli büyüklükteki askeri tatbikatların ve harekatların imzacı ülkelere önceden haber verilmesi, yapılacak olan askeri tatbikatlara imzacı ülkelerin davet ve izin ile gözlemci sıfatıyla katılabilmesi, devletlerin silahsızlanma yönünde politika ve stratejiler geliştirmeleri ve birbirlerine karşı şeffaf olmaları gibi konular da tesis edilmeye çalışılan güven ortamının temel unsurları olarak görülmüştür.
Yine güvenliğe katkı sağlayacak bir unsur olarak görülen iktisadi-çevresel konular, daha çok ekonomik kalkınma, ekonomik ilişkiler ve çevresel konularda işbirliklerine vurgu yapmıştı. Soğuk Savaş şartlarını düşünüldüğünde bu alana siyasi-askeri unsur kadar detaylı açıklamalar getirilmemiştir. Liberal ekonomik düzenin genişlemesi bu dönemde söz konusu olmadığından ve Doğu Bloğu farklı bir ekonomik sistem benimsediğinden daha kapsamlı planlamaların yapılamadığı söylenebilir. Bu unsur özellikle daha genel bir çerçevede ticaretin önündeki engellerin kaldırılması, zorlukların azaltılması ve ekonomik işbirliği gibi kapsayıcı ifadelerle tanımlanmıştır.
Bir diğer unsur olan insani unsur ise, diğer iki alana göre çok daha arkada kalmıştır. Bu sütun daha çok birey düzeyinde ortaya çıkan sorunları çözmeye odaklanmıştır. Bunlardan en çok bilineni İkinci Dünya Savaşı’nın ardından farklı ülkelerde kalan ailelerin birleştirilmesi hususudur. Bunun yanı sıra, toplumsal gelişmesinin sağlanabilmesi için eğitim ve kültürel işbirliklerinin geliştirilmesi yönünde iyi niyetler belirtilmiştir.
“
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı – AGİT” – Güvenlik Yazıları / Ersin Embel
Bütün bu unsurların ve iyi niyet anlaşmalarının bağlayıcı olmaması zayıflığı, Konferans’ın izleme toplantıları ve durum değerlendirmeleri yapılması yoluyla aşılmaya çalışılmıştır. Konferansın yanı sıra izleme toplantılarının da dünyadaki siyasi gelişmelerden etkilendiğini söylemek mümkündür. İlk İzleme Toplantısı 1977-78 yılları arasında Belgrad’ta, ikincisi 1980-83 yılları arasında Madrid’te ve üçüncüsü de 1986-89 yılları arasında Viyana’da yapılmıştır. Viyana toplantısı sonrasında Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Doğu Bloğu’nun çökmesi Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’nın nasıl ilerleyeceği ve nasıl bir yapıya dönüşeceği sorularını beraberinde getirmiştir.
Bu konuda 1990 yılında Paris’te yapılan zirvede Doğu Bloğu’nun çökmesi ile ortaya çıkan yeni güvenlik tehditleri ve siyasal düzen tartışmaya açılmış ve “Yeni bir Avrupa için Paris Şartı” başlıklı Şart imzalanmıştır. Bu belge Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK)’nın iktisadi-çevresel konularda kapsayıcı olarak tanımladığı ilkeleri ve siyasi-askeri ilkeleri detaylandırmıştır. Bu bakımdan Soğuk Savaş sonrası Avrupa’nın liberal demokratik bir düzende insan haklarını temel alan bir siyasi ve ekonomik yapıya kavuşacağını öngörülmüştür. Ancak Avrupa’da ortaya çıkacak yeni düzen ve kurumlar hakkındaki tartışmalar bundan sonra da devam etmiştir.
1990 yılında toplanan Paris Zirvesi’nde bu konu yeniden tartışılmış ve Doğu Bloğu üyesi ülkelere demokratik seçimler gerçekleştirmelerinde yardımcı olunması için bir alt birim kurulması kararlaştırılmıştır. Paris Zirvesi’nde alınan bir diğer önemli karar ise, Zirvenin iki yılda bir tekrarlanmasıdır. Bu karar uyarınca 1992 yılında elli iki ülkenin katılımıyla Helsinki Zirvesi gerçekleştiril ve burada Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’nın Avrupa çapında bir güvenlik mimarisi ve işbirliği mekanizması kurulması ve ilişkilerin bu çerçevede yürütülmesi için gereken diplomatik yapının kurulmasında öncü rol oynaması kararlaştırılmıştır. Böylece Konferansın sonlandırılması yerine geliştirilmesi kararı alınmıştır. Bu karar ile birlikte Avrupa’daki yeni güvenlik sorunlarına çözüm aramak için Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği ve Güvenlik İşbirliği Forumu kurulması da kararlaştırılmıştır. Bir sonraki zirve olan 1994 Budapeşte Zirvesi’nde ise Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı’nın Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT;
Organization for Security and Cooperation in Europe– OSCE) adıyla uluslararası bir örgüte dönüşmesi kararı alınmış ve bu karar 1995 yılında uygulanmıştır.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT)’nın kurumsal yapısının karar kurumları, yürütme kurumları ve ilgili kuruluşlardan oluşmaktadır. AGİT’in Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi ile Bakanlar Konseyi dışında yatay bir hiyerarşide çalıştığını söylemek mümkündür. Karar-alma organları şu kurumlardan oluşur: devlet ve hükümet başkanlarını biraraya getiren ve en üst düzeydeki karar alma kurumu olan Zirve, üye ülkelerin dışişleri bakanlarından oluşan ve her yıl düzenli şekilde toplanan Bakanlar Konseyi, büyükelçiler ve/veya devlet temsilcilerinden oluşan haftalık toplantılar düzenleyip örgütün gündemini belirleyen Daimi Konsey, üye ülkelerin dışişleri bakanlıkları tarafından bir seneliğine sırayla yürütülen Başkanlık, üye ülkelerin parlamentoları arasında diyalogu artırmaya ve demokrasinin gelişimine katkı sunmaya çalışan Parlamenter Asamble ve askeri güvenlik konularında özerk karar alma kurumu olan Güvenlik İşbirliği Forumudur.
Yürütme organları ise üç yıllık görev süresine sahip olan ve Bakanlar Konseyi tarafından seçilen Genel Sekreter, demokrasinin gelişimi ve insan haklarının korunması için çalışmalarda bulunan Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu, ifade özgürlüğünün korunması ve geliştirilmesi için faaliyetlerde bulunan Basın Özgürlüğü Temsilcisi, etnik sorunları izleyen ve bu sorunlara çözüm arayan Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiserliği ve AGİT’in sorumluluk alanında misyonları olan AGİT Saha Operasyonları’dır. İlgili Kuruluşlar ise Ortak Danışma Grubu, Açık Semalar Danışma Komisyonu ve Uzlaştırma ve Tahkim Mahkemesi’nden oluşmaktadır.
Ek Okumalar
Galbreath, D.(2007).
The Organization for Security and Co-Operation in Europe. New York: Routledge.
Tartışma Soruları
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi nedir?
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı nedir?
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı farklar nelerdir?
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konseyi belirlediği güvenlik konularının başlıkları nelerdir?
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı kurumsal yapısını açıklayınız?